Tarihi

     Toplumları konu alan bir bilim olan sosyoloji ile, toplumların birbirleriyle olan ilişkilerini, geçmişlerini, yaşadıkları önemli olayları inceleyen bir diğer bilim olan tarih arasında yakın bir ilişkinin var olduğu bilinmektedir. Her iki sosyal bilim de birbirlerinin bulgu ve yorumlarından büyük ölçüde yararlanmaktadırlar.

     Araştırma birimini teşkil eden Dörtdivan’ın, tarihilik niteliğini sürdüren bir kasaba olduğu ve bin yılı aşkın tarihi bir oluşuma sahip olduğu bilinmektedir.

     Bu tarihi çizgi içinde kasabanın iç yapısı incelendiğinde, dini, ahlaki norm ve inançlar sistemi gibi manevi kültür varlıklarının yanında, zirai ve iktisadi yönelim biçimlerinin de tarihlilik niteliklerini korumakta oldukları; Dörtdivan’da manevi kültür kalıpları ile maddi kültür varlıkları arasında tarihi bir bütünleşme olduğu açıkça görülmektedir. Bu yüzden maddi nesneleri belirleyen ve onların temelinde yatan kültür önermelerini, kültürel inanç ve değerleri göz önüne almadan kasabanın gerçek kimliğini ortaya koymak mümkün değildir.

     Günümüzde daha ziyade March Bloch ve arkadaşları tarafından yönlendirilen “Tarihselci Okul”un hareket noktası da budur. Bu okulun mensupları, tarihi olgulara sosyolojik, antropolojik içerik kazandırmak suretiyle sosyal tarih anlayışının felsefesini ileri sürmüşlerdir.

     Bu incelemede, Tarihselci Okula tamamıyla bağlı kalmamak kaydıyla da olsa, tarih ve sosyoloji olayları arasındaki karşılıklı etkileşime dikkat çekilmek istenmektedir. Toplumların zaman perspektifi içindeki oluşumunu inceleyen tarih felsefesi, bizim için bu araştırmanın henüz sınırlarına ulaşmadan terk edilmesi gereken bir yaklaşımdır. Ancak tarihselci yöntem, tarihi olguları ki bu araştırmada dini ve kültürel sistemleri yansıtmaktadır – sosyoloji ve antropoloji bilimlerinin ışığı altında tüm dinamikleriyle ortaya koyabilir.