Not:
Bu araştırmayı düzenliyen Mehmet Ali Ayer kardeşim Dörtdivan
Ortaokulu’ndan (1982 senesi olsa gerek) sıra arkadaşım
olur,bu vesile ile ona selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum.
Şair Düldül Mevlüt AYER (dedem) 1912 yılında Dörtdivan’ın
Yayalar Köyü’nde doğdu. Çocukluğu bu köyde geçti. Evlenme çağı
geldiğinde Dörtdivan’ın Ömerpaşalar Köyü Azaplar Mahallesine iç
güveyi gitti ve Rahime Ayer’le (ninem) evlendi. Bu evlilikten
biri kız ikisi erkek üç çocuğu oldu.Şair Düldül Azaplar
Mahallesinde yaşadı.2 Mart 1985 tarihinde vefat etti.
Şair Düldül’ün en belirgin özelliği, arka arkaya zengin kafiyeli
mısraları içinden geldiği gibi anında sıralaması, çok konuşması
ve dinleyenleri çok güldürmesiydi. Bu özellikleriyle devletin
hemen her dairesine kolayca girip kendini kabul ettirir ve
devlet büyükleriyle dostluklar kurabilirdi. Rahmetli Turgut
ÖZAL, Süleyman DEMİREL, bazı eski bakanlar ve milletvekilleri
bunlardan bazılarıdır. O’nda Allah vergisi bir özellik ve
şairane bir ruh vardı. İnsanların özelliklerine göre sözlerini
zengin bir kafiye ile sıralar bazılarını göklere çıkarır,
bazılarını ise yererek yerin dibine sokardı. Bolu havalesinin
dört pazarını (Bolu, Yeniçağa, Gerede, Dörtdivan) aksatmadan
gezer oralarda çarşı-pazar bol bol konuşur, halkın gönlünü
fethederdi.
O öldüğünde henüz 15 yaşındaydım. O’nun sağlığında çocukluk
yıllarını yaşamam, O’nun o meşhur dizelerini alıp bir araya
toplamama engel oldu diye düşünüyorum. Eğer dünyaya on yıl önce
gelmiş olsaydım O’nun bu engin şiir deryasından bir kitap yapmam
herhalde zor olmazdı. Çocukluk yıllarında O’nun ağzından
kapabildiğim dizeler sanırım tümünün yanında devede kulak kalır.
Çünkü anında, durup dururken kişilere ve olaylara karşı gün yüzü
görmemiş sözler sarfedip milleti mest ederdi. Kendi duyduklarımı
aklımda kaldığı kadarıyla O’nun doğal şivesiyle aktarmaya
çalışacağım.
Bir gün kadının birisi bir top kaz kaybeder. Gerede pazarında
bir tellal aramaya başlar. Birileri ona Şair Düldül’ü tellal
diye gösterir. Kadın Şair’e gider:
—Dayı sen dellal mısın’’ der.
Şair:
-‘’Gızım dellal
değiliyin emme dellalın olmaduğu yerde dellallık
yaparın’’
.
Kadın:
-‘’Dayı
Yelkenle yaylasında bi top gaz gayıp giderdim. Şu iki buçuk
lireyi al, bana bi dellal çığırıve’’.
Şair:
-‘’Gızım atın,
eşşeğin, beygirin ,sığırın, goyunun, keçin gayıpgittiyse
dellal çığırıveriyin. Ben gazlara ne diye dellal
çığırıyın’’.
Kadın:
-‘’Oh dayım bi
dayım sen bülüsün arıya arıya ayaklarımın altı
şişti’’.
Şair:
-‘’Gel öyniyse
arkam sıra’’
der, bir sandalye üzerine çıkar,
bastonunu havaya kaldırır, başlar bağırmaya.
—Deller Ovası çayır saz
—Agulsuz garı gayıbetmiş bi top gaz
—Yidüğü çuval unları az
—Göğnüme dakamaz
—Bu garı ocak yakamaz
—Bu ağızınan gazlarına bakamaz
—Boş dünyada gözlerim bulunmaz
—Bunun gibi gazına bakmıyan sünepe gadun Gerede
gazasında bulunmaz
.
Kadın:
-‘’Dayı sus sus
Allah belasını vesin, hepsinide tilkile gırsın’’.
Şair:
—Gayrı ben sitemi yutman
—Ben dilimi dutman
—Ben bunu unutman, ben sığır bazarına gidiyon, gel arkam
sıra.
Kadın:’’Arkana köpek sı....’’
Şair arar, sorar soruşturur ve gazların izini bulur. Hayvan
pazarında kadını görür ve çağırır.
—Gel abla gel
—Yalan dünyanın işi bitmez
—Elinin yüzünün garası gitmez
—Goynunun parası bitmez
—Ayağını Sal
—Gülle güle Yelkenle yaylasında gal
—Şu iki buçuk lireyi de al cemberini (başörtü) yıka da
gel, bi daha bu cemberi başında görmiyin.Cemberi de su yüzü
görmemiş vallahi.
—Merhemetsüzdü Mevlüd’ün dayısı
—Cemberini yıka da gel yabanın ayısı.
Bir gün zamanın Gücükler muhtarı ve Göbüler muhtarıyla zamanın
Bolu Valisinin yanına giderler. Valinin misafiri olduğu için bir
müddet beklerler. Bu bekleme anında Şair kendi kendine
söylenmeye başlar:
—Çarşı uzun harçlık gısa gezin pez..... gezin
—Boyun uzun yorgan gısa büzül pez..... büzül
—Kir çok sabun parası yok gazın pez..... gazın
Bir süre sonra vali buyrun der.
Vali:
-‘’Şair hayırdır
inşallah sen pek boşuna gelmezsin.’’
Şair:
-‘’Vali
Bey;’
—Goca garıla yerinden kakmıyo
—Garıla bize bakmıyo
—Sularımız da akmıyo
—Fakıra fukaraya yazuk
—Yollarımız da bozuk ne edersen et gayrı.
Köyün yeni gelilerine de takılmadan edemezdi Şair Düldül.
—A benim altunu mangırı bol gızım
—Gıremeseleri dakunusun
—İki tarafına bakunusun
—Gayınnandan evvel yatasın
—Gayınnandan sora kalkasın
—Gaynatanınan gocana da bi gazuk çakasın-derdi
Dörtdivan’ın bir köyünde köy sakinlerinden birisinin yedi tane
culuğunu (hindi) köpekler boğarak öldürür. Şair dedem bir gün o
köyde bir eve misafir olur. Orada kadınlar ;
’’Şair Dayı
filan kişinin culuklarını köpekler boğdu. Bu culuklara bir
şeyler
söyleyiver’’derler. O da
başlar söylemeye;
—Yedi culuğu köpek boğdu merd oldu
—Yedi culuk on sekiz gaduna derd oldu
—Ayağınızı salusunuz
—Güle güle merdimanın başında galusunuz
—Heybe geldimi hemen alusunuz
—Göğnüme dakamazsınız
—Siz bu ağızınan vallahi ocak yakamazsınız
—Genede on sekiz gadun yedi culuğa bakamazsınız-der
bitirir ama kadınlar culuklara
’’ ben baktım sen
bakmadın ‘
’diye başlarlar kavgaya.
Dedem Şair T.B.M.M. ne gitmiş. Orada siyasilerle uzun uzun
sohbetler etmiş, onlara bir takım methiyeler düzmüş. Zamanın
Kültür Bakanının ısrarıyla O’na misafir olmuş. Bakanın eşi,
hazır yemek olmadığı için dedemi restorana götürmek istemiş.
Bunun üzerine dedem başlamış espriye;
—Hanım gızım, ben gözü görmez gulağı eşitmez köylü
bi adamıyın. Benim ne işim olu lokantada mokantada. Bana bi
tarhana çorbası oldumu yete.’’
Israrüzerine
konuşmaya devam eder;
—Hanım gızım, ben lokantıya giderin emme
—Çatal damağıma gaka
—Damağımdan ganla aka
—El alem bana baka rezil olurun.
Dedemin büyük oğlu (amcam) Ankara’da askerliğini yaptığı
sıralarda O’na izin almak için yanına gider. Güz mevsimi köyde
iş güç fazla malum ya elemana ihtiyaç var. Birlikte bölük
komutanına övgü dolu sözlerinden sonra, bölük komutanı Şair
dedemi alay komutanına götürür. Alay komutanını da sözleriyle
göklere çıkarır. Alay komutanı
;-‘’dayı ne istiyorsun onu
söyle’’
der.
Şair;
—Sözümden azıvicen
—Biraz gızıvicen
—Benim mahduma bi parça izin yazıvicen gumandanım, ben
senden babanın
tarlalarını istemeye
gelmedim
–der ve oğluna bir ay izin alır.
—Köpeğin gapmazı beygirin depmezi olmaz.
—Bi bosdanda hem doğru hıyar bite hem eğri hıyar
bite.
—Gocasuz garıdan çocuk olmaz.-gibi sözleri de
tek dizeli sözlerinden sadece birkaçıdır.
DÖRTDİVAN ŞAİRİ DÜLDÜL MEVLÜT’TEN
Merhaba değerli dostlar;
Geçen yıllarda Divankav dergilerinin bir sayısında buluşmuştuk.
Dörtdivan şairi Düldül Mevlüt’ten biraz bahsetmiştik. O’nu
yaşatmak O’nun engin deyiş deryasını sizlerle paylaşmak için
çalışıyorum inanın. Ama dedem bir derya olduğu için ben ancak
damlaları birleştirmekle yetiniyorum. Çünkü O’nu anlatmak
gerçekten zor ve araştırmaların yetmediği bir iş. Araştırmak
yeterli olmuyor, çünkü Şair Düldül duygu ve düşüncelerini
zamana, mekâna, olaylara ve kişilere karşı anlık, taze olarak
yansıtan bir kişilikti. Benim topladığım damlalar ise tamamen
yaşanmış olaylardan birer alıntı. Ben, âcizane toplayabildiğim
damlaları yine sizlerle paylaşmak istedim. İnşallah önümüzdeki
yıllarda bu sohbetimiz devam edecek.
Dörtdivan’ın Gerede’ye bağlı olduğu zamanlarda kaymakamın yanına
sık sık uğrardı dedem. Bir gün otururken dedem müsaade ister.
Kaymakam dedeme takılır;
-Şair dayı siz köylüler kılıbık
oluyorsunuz galiba. Nineden korktuğun için mi erken
kaçıyorsun? der. Dedem;
—Gaymakam Bey, kimin gılıbuk olduğunu Gerede
bazarında ben sana deyvörün, bunu unutma; der
ve oradan ayrılır.
Kısa bir süre sonra dedem kaymakamı soğuk bir havada Gerede’de
Pazaryerinde görür ve yanına gider. Kaymakam başına geleceği
bildiği için görünmek istemez ama şair peşini bırakmaz ve
konuşur;
—Gaymakam Beyin sırtında bi gocuk,
—Gucağında va bi çocuk,
—Hanımın elinde dolu file
—Ne gaymakamın çekdüğü bu çile; der ve oradan
ayrılır.
Gene dedem köyümüz sakinlerinden birisi ile günün birinde
Vali’nin yanına gider. Valilikte görevli bir bayanın elinde bir
ayna kendine çeki –düzen vermeye çalıştığını görür. Görürde hiç
rahat durur mu Düldül.
–Gızım sen tek misin çit misin?
Bayan anlayamaz ve sorar;
—O ne demek oluyor dede?
—Yani evli misin, bekar mısın? der Düldül.
—Bekarım dede, neden sordun ki? der bayan,
Şair Düldül hemen sıralar;
—E gızım minarede ezen,
—Kendine verip duruyon düzen,
—Yasduk olup batmıyınca,
—Gamı gasafeti atmıyınca,
—Herifinen sarılıp yatmıyınca, ne anadım ben senin
gözelliğinden.
Valilik Makamı’ndan çıkar Şair Düldül Mevlüt. Yanında zamanın
Gücükler Köy Muhtarı Alim DAG vardır. Zaten hiç yanından
ayırmazdı O’nu. Günlerden Bolu Pazarı ve dedemin elinde iki okka
üzüm almak için taşıdığı küçük sepeti vardır. Doğruca hal
pazarına giderler. Pazar girişinde alışveriş yaptıktan sonra
toplanmış, konuşan bir grup kadın görür ve yanlarına gider ve
selam verir.
—Selamün aleyküm ablala.
—Aleykümselâm dayı,-der kadınlar.
Düldül başlar konuşmaya;
—UUUUUU, yörün sizi gidi gamsuz, fisaretsüle
yörün
—Yalan dünyadan bıkıvediniz,
—Canınızı sıkıvediniz,
—Evdeki işleri gayınnanıza yıkıvediniz,
—Kendiniz de cami köşesine çıkıvediniz,
—Bela savuştu,
—Gün gavuştu, ne duruyosunuz hale.
Kadınlardan biri hemen bir kağıt-kalem çıkarır ve;
—Dayı Allah aşkına bi daha deyve şunları, senin
dedüklerini yazacın- der.
Düldül devam eder konuşmaya;
—Gız gızım
—Sözümden azılmaz,
—Vara yoğa gızılmaz
—Benim söyledüklerim
—Ayaküstü yazılmaz
Kadın;
—E nedecüz dayı –der
Düldül devam eder;
—Örüsger gibi eseceeen,
—Gazdan toğukdan bi şey keseceeen,
—Yüreğini oynadacan,
—Çaydanlığı gaynadacan, şu boyu uzun, aklı gısa Gücükle
mıkdarıynan beni bi devet edeceeen. Alacan eline galemi,
yazacan dilime geleni, ben decin sen
yazacan-der.
Kadın;
—Dayı vallahi gelin goca goca culukla va birini
keserin-
der.
Dörtdivan Şairi, Dörtdivan’ın aile yapısını ve yaşam mozayiğini
de çok iyi bir şekilde dile getirmiştir.
—Bi gelin nisan ayından avusdos ayına gada bi evde
içişleri bakanı sayılu. Niye derseniz gelin yaylıya çıkacak.
Çıkacak emme püskullü bi cember iste, gadife bi fistan iste,
okkalı bi guşağınan bi donnuk iste, topuklu bi mes iste, un
çufalıynan kese kâğıtları da ayrııı. Bi dünya masuruf
edesin, el yir yağın okkasını beşyüz liriye, sen yirsin
beşbinbeşyüz liriye. Yaylıya gidesin suratına bakılmaz.
—Söyle söyle saça;
—Seni gorduğu yerde gaça;
—Gide daşın depesine sı…, yanına varılmaz.
—Yaylıya gidip de malı melalı sağlamca koye de
gotümez.
—Dur dedüğüm yerde duru;
—Boynunu buru;
—Yarım metero deyniynen de bızaya garer bazarı vuru, ya
kel ede ya kör ede gotürü köye, unuda salam
gotümez.
—Çalıynan çırpıynan zobıyı yakdım da;
—Çamın kuynerin altında yattım da;
—Sığıra sıpıya ben bakdım da;
—Borcu borca ekledim de;
—Yaylanın başını bekledim de; der vallahi altı ay gış
yağ ölçiyinin başına varamazsın.
Pahalılıktan yakınan Düldül Mevlüt bu konuda şunları
söylemiştir.
-"Çokların hatırın yığdı
Bekarlar dünyasını bıgdı
Bi gocagarı bi bucuk milyona çığdı
Ganun mu çıkaracaksınız, nedeceniz
bilemiyom
Bu memleketin bekâr galması
Maphusanelere düşmesi hep garıcılık
yüzünden
Neden?
Ayağını salamıyo
Bi Hanım bulup alamıyo
Çarşı uzun harçlık gısa
Gayrı dur dediğim yerde durun
Boynunuzu burun
Ocağınıza bi tencere bulgur çorbasu
vurun
Ceketin arkasına bi yamalık vurun
Fukara dünyasında bıgdı
Bi cuval un 2800 lireye çıgdı
Güççük göllerde balık yaşayamaz
Ufak defek de gazancınan geçim sağlanamaz
Düldül Mevlüt Prof.Dr.Ahmet E.Uysal'la birlikte Dörtdivan'a
gelip Köroğlu'nun köyü Sayık Köyünü bulan Prof.Dr.Faruk Sümer'e
şunları söylemiştir.
-"Elele bakışdınız
Gözgöze dakışdınız
Ankara'dan çıkışdınız
Bu işi meydana götüdünüz
Göynüme dakın
Ateşi yakın
Bu memlekte elünüzden geldüğü gada
bakın
Dur dedüğüm yerde durun
Boynunuzu burun
Ziyaret etmek için buraya
Bi abede (abide) gurun
Bunu sizlerden beklerim
Hem sözümden azılacak
Hem birez gızılacak
Hem sizin hâtıranız olacak
Hem tarihlere yazulacak
Bu boş dünyada gözlerim dulunacak
Bu arada hatıranız
bukunacak."
S A Y G I L A R I M L A. . .
Kaynak:
Cumhuriyet İlköğretim Okulu
internet sitesi
cumhuriyet.6te.net
Stuttgart,05.04.2007
DERLEYEN
Mehmet
Ali AYER
Öğretmen Şair Düldül’ün Torunu
rapidstats(63588);
|